| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | abound with f. | çok olmak (bir yerde) |
| Genel | abound with f. | bol olmak (bir yerde) |
| Genel | abound with f. | ile dolu olmak |
| Genel | abound with f. | çok sayıda (...ya) sahip olmak |
| Genel | abound with f. | (bir şey ile) dolu olmak |
| Phrasals | ||
| Öbek Fiiller | abound with someone or something f. | biri/bir şey açısından/yönünden zengin olmak |
| Öbek Fiiller | abound with someone or something f. | biriyle/bir şeyle dolu olmak |
| Öbek Fiiller | abound with someone or something f. | çok sayıda biri/bir şey olmak |
| Öbek Fiiller | abound with someone or something f. | çok sayıda birilerine/bir şeye sahip olmak |
| Öbek Fiiller | abound with someone or something f. | bol bol biri/bir şey olmak |
